ANASAYFA FELSEFE                 
 
 
Anasayfa »
 Felsefe Okumaları
 
  Platon - İdealar Teorisi ve İdeal Devlet
  Platon
   


Hayatı: Platon yaklaşık M.Ö. 427'de Atina'da doğdu, M.Ö. 347'de yine burada öldü. Anne tarafından bir meclis üyesi ve aristokrat olan Solon 'un akrabasıydı. Ai­le geleneğini takiben Platon başlangıçta siyasete atılmayı planlıyordu. Fakat işler yolunda gitmedi. Atina demokrasisi Sparta'ya karşı savaşı kaybetmiş ve "Otuz Tiranlar" idareyi ele geçirmişti. (Daha sonra yerlerine temsili bir hükümet getirildi-M.Ö. 399'da Sokrates'i idama mahkum eden bu hükümet, Platon'u Atina siyaseti ve suistimallerinden bıktırdı). Bunun yerine siyasetin yeniden inşasına ilgi duymaya başladı. Platon, siyasî gerilemenin bir parçası olarak gördüğü Sofistlerin relativizmini, Sokrates'in girişimini sürdürerek, teorik olarak çürütmeye çalıştı. Sağlıklı bir siyasal sistemin inşa edilebilmesi için gerekli ilkeleri kurmaya karar vererek ideal devleti açıkladı. Sonuçta Platon günlük siyasetten siyasetin ne olduğuna ve ne olması gerektiğine dair tefekküre geçiş yaptı.

Platon siyasî fikirlerini hayata geçirebilmeyi üç defa denedi. Bu girişimleri Sicilya'daki Syracuse tiranı I. Dionysius ve daha sonra oğlu II. Dionysius ile karşı­laşmasından sonra gerçekleştirdi. Bu girişimlerin her biri bir fiyaskoydu; bir keresinde Atina'ya, eve, tek parça halinde gelememesine ramak kalmıştı. Daha sonra Güney İtalya'ya seyahat etti. Burada, üzerinde etki bırakmış gibi görünen Pythagorasçılarla karşılaştı. Platon ve Pythagorasçıların paylaştığı en önemli ortak özelliklerden bazıları şunlardır:

1- Her şeyin özü olarak matematik görüşü
2- Düalist bir evren görüşü gerçek olan (idealar) ve gölgelerin görünen dünyası
3- Ruhun ölümsüzlüğü ve göçü
4- Teorik bilime olan ilgi
5- Dinî mistisizm ve çileci (ascetic) ahlak

M.Ö 388 civarında Platon, Atina'da bir okul kurdu, Akademi. Okula bu isim i zira yan Tanrı Academus'un adı yazılı bir mezarın üzerine kurulmuştu, Atina'daki Akademi sadece felsefe dersi değil; aynı zamanda geometri, coğrafya, zooloji ve botanik dersi de veriyordu. Ayrıca siyasal eğitim merkeziydi. Günlük jimnastik egzersizleri de vardı. Öğretim, sunuş ve tartışmalara dayanıyordu. Akademi Justinian tarafından kapatıldığında M.S. 529'a kadar 900 yıldan fazla ayaktaydı. Sokrates öncesi filozoflardan, günümüze sadece fragmanlar kalmış olması­na rağmen; Plüton'un elimizde yaklaşık 30 daha kısa ya da uzun diyalogları ve bazı mektupları bulunuyor. Ayrıca Platon hakkında özellikle Aristo'nun şerhi olmak üzere ikinci el kaynaklar vardır. Platon'un ne düşündüğünü bulmanın zorluğu elimizdeki kaynakların eksikliğinden değil diyalogların yazılma tarzından kaynaklanıyor Platon'un kendisi diyaloglarda nadiren görünür ve diyaloglar nihai tez ve bakış açıları sunmaz. Ayrıca, Platon'un görüşlerinin yazarlığı esnasında değişme olasılığı var. Platon'un çalışmalarını üç döneme ayırıyoruz:

1- Erken, "Sokratesvârî" diyaloglar
2- "Devlet" dahil olmak üzere, olgunluğundaki diyaloglar
3- "Yasalar" dahil olmak üzere, sonraki diyaloglar.

Platon, neyi söylemek zorunda olduğunu iletmenin güçlükleri üzerine şöyle bir yorum yapıyor: "Felsefe, bilginin diğer dalları gibi tek taraflı aktarımı kabul etmez; fakat, konunun kendisi hakkında çokça konuşmanın ve beraber yaşanan bir hayatın ardından, birdenbire kişinin ruhunda bir ışık yanar". "Kalbindekini, sıradan okuyucunun kolaylıkla kavrayabileceğine inanmaz. Felsefeye vakıf olma­ya giden yol uzun ve sancılıdır. Zaman alır ve çalışmayı gerektirir. Hakikati ara­yan diğerleriyle arkadaşlık ve tartışmayı gerektirir. Fakat eğitimsel anlamda bilgi edindiğimize göre o zaman dahi otomatik olarak hakikate ulaşmış olmayacağız. Hakikatin ne zaman geleceği belli değildir; tıpkı ruhtaki birdenbire aydınlanan ışık gibi gelir". Platon 'un sözlerini ciddiye alacak olursak, problemlere yaklaşma biçimimizi etkileyecektir, vukufiyet ve bilgeliğe dair ilerleme umudumuzu etkileyecektir. Sonuç olarak, takip eden sayfalardaki pedagojik basitleştirmeler, fazlasıyla (sanki Platon'un değilmiş gibi) duruyor! Fakat böylesi basitleştirmeler, kişi­nin bilgelik yolunda ilk adımını atmasına yeterli olacak belli miktarda yardımı sağlamalıdır. Platon'a göre bu yol, sabır ve sıkı çalışma gerektirir ve asla bitmez; hayatımızın ta kendisidir. Bulduğumuz hakikat, bizimle beraber yürümeyenlerle Paylaşılamaz. Kişi yolu yürümedikçe, hakikat erişilemezdir.

 

 
 
Free Web Hosting